Gençliğin Değişimi

1920 -1950 li yılların gençliği, 1950-1980 li yılların gençliği ,1980- 2000 li yılların gençliği derken 2000 li yilların gençliğine gelmiş olduk. 2002 yılında doğan çocuklar bugün 18yaşında.. Bir çocuğun kişiliğini ve gelişimini etkileyen en önemli yaş 7-10yaş sınırı olduğuna göre 2002 yılından önceki 7 seneyi de alırsak 1995 yılı doğumlular bugün 25 yaşında.. O halde Ülkemizde 2002 yılından beri iktidar olan siyasi düşünce ve ideolojinin etkisinde kalan 25yaş gençliğinden bahsedebiliriz.. Türkiye için bu gençlik önemli ,çünkü şu anda Türkiye gençliği bu temele dayanıyor ve Türkiye’yi bu gençler yönetiyor ve yönetecek gibi gözüküyor..

Gerilere doğru bizim gençlik yıllarımıza gidecek olursak; 1945-1975 doğumlu bugünün 55 -75 yaş aralığında olan kuşakta İnternet, akıllı cep telefonu gibi dijital sistemin ve ileri teknolojinin olmadığı bir dönemde eğitim ve öğretim gören bir gençlik vardı..yokluk vardı..ailelerinin durumu iyi olmadığı gibi devletin de imkanları kısıtlıydı.. Bu zaman diliminde çocukluklarını yaşayanların hiçbir zaman oyuncakları olmamıştır,hep çalışmak zorunda kalmışlar,itilmişler kakılmışlardır.. annesine babasına yardım olsun diye çayırda,dağda,bayırda, ovada ekin ve ot kesmişlerdır;sırtlarında ağaç,odun, taş,ot- çayır,çuval taşımışlardır.. ceplerinde 25 kuruş,50 kuruş veya 1 TL olanlar çok şanslıydılar.. onlar mertdiler,delikanlıydılar, hanımefendi ve onurluydular..En büyük aksesuarları bıyıkları,parkalarıydı, bazan İspanyol paça pantolonlarıydı ve eski ama boyalı ayakkabılarıydı.. Şekilcilikleri yoktu doyumsuz değildiler.. birbirlerine karşı saygılı ve sosyal iletişimleri çok iyiydi.. Çoğunluğu yurtlarda, çok azı 3-4 arkadaş birleşerek evlerde İkamet etmekteydi.Et yemeği yerine daha çok kuru fasülye,pilav, makarna, çorba ve ekmek tüketimi ağırlıklı beslenme mevcuttu.. pahalı olduğu için döner, ızgara ve et yemekleri lükstü.. ancak parası olduğu zaman ayda bir veya iki sefer et yenirdi. Ülke ve millet sevgisi vardı.. İlkokul ve ortaokul da Amerikan marshall yardımıyla verilen süt tozlarıyla beslenen ve yetişen bir gençlik vardı.

1960-70 li yıllarda devrimci gençlik;Deniz Gezmiş ,Hüseyin İnan ,Yusuf Aslan gibi gençlerin önderlik ettiği terörist dediğimiz bir gençlik vardı.. bunların ortak özelliği anti emperyalist yani Amerika’ya karşı olmalarıydı..Bağımsız Türkiye’den yanaydılar Türkiye’nin menfaatlerini düşünüyorlardı diyebiliriz. Karşılarında Ülkücü gençlik, Milliyetçi kuruluşlar ve örgütler vardı. Ülkücüler ve milliyetçi kuruluşlar ülkenin gerçek sahiplerinin kendileri olduğunu savunuyorlardı.. Bu uğurda Komünist denilen gençlerle çatışarak 6000 şehit vermişlerdir. Bunun yanında komünist denilen devrimci gençlerden de binlerce kişi ölmüş bir kısmı da asılarak infaz edilmiştir.. emperyalistler tarafından öyle bir güzel oyun oynanmıştır ki hem sağ hem de soldan binlerce arkadaşımız kardeşimiz kimisi silahla vurularak kimisi asılarak infaz edilmiş, yüz binlerce kişi de sakat ve işsiz kalmıştır..

1960-1970 yılları arasındaki gençlik İster sağcı olsun ister solcu olsun bu ülke için çalışıyorlardı.. Bu ülkeye değer veriyorlar ve bu ülkenin bağımsızlığını istiyorlardı.. Sağ ve sol çatışmaları devam ederken yaralananlar hatta ölenlerde oluyordu.. değişmeyen bir şey vardı oda Türkiye sevdası..Bir kısmı eline kovasını alıp geceleyin duvarlara “ Milliyetçi Türkiye” yazıyorlardı.. gündüz bunu okuyan solcular onlarda kovalarını alıp gece yazıları düzeltmeye çıkıyorlardı..” milliyetçi Türkiye” yazısının milliyetçi kısmını siliyorlar ve yerine “bağımsız”Kelimesini yazıyorlar ve böylece “Bağımsız Türkiye” oluyordu.. sonuç olarak Türkiye kelimesi hiç kaybolmuyordu hep kalıyordu.. İki kesimde Türkiye cumhuriyeti için mücadele ediyorlardı.

Şimdiki gençlik öyle mi acaba? “Bana doğduğum yerle hitap etmeyin, nerede doğduğumu da sormayın,bölgecilik yapmayın diyenlerin yanında , “Türklüğümden,Kürtlüğümden” bana ne ,benim gerçek vatanım seccademi serdiğim yerdir,”Atatürkçülük,Türkçülük ve milliyetçilikden bana bahsetmeyin diyen ve ümmetçi olduğunu söyleyen kişilerde var..

1983- 2000 yılları arasında Özal’ın gençliği diyebileceğimiz menfaatçi, köşe dönmeyi İyi bilen, çalışmadan kazanmayı hedefleyen bir gençlik vardı.. Bu gençlik 1995 yılından sonra özelliğini yavaş yavaş kaybetmeye başladı..

Son 18 senelik dönemde doğmuş ve yetişmiş,ayrıca 1995 yılından sonrasını da kapsayan ve son dönemden etkilenmiş olan 25 yaş gençliği dediğimiz gençlik şu anda ülkemizin geleceğini etkileyecek gençlik olarak görünüyor. Bu gençliğin çioğunluğu annesi babası imam hatipli olduğu için katsayı uygulanan, başörtüsü nedeniyle horlanan bir gençlik..siyasi otoriteden etkilenmiş, onların dünya görüşleri ve düşünceleriyle, ekonomik anlayışları, örf ve adetleriyle ,dini inanışları ile şekillenmiş bir gençlik mevcut.iBizim Gençliğimizde “Selamun aleyküm,hayırlı cumalar, hayırlı hafta başları, hayırlı hafta sonları, hayırlı hicri yıllar,hayırlı üç aylar diye bir söylem yoktu. “Günaydın efendim,hayırlı sabahlar, iyi haftalar” şeklinde selamlaşmalar olurdu.. Özal dönemindeki rantçı gençlikten daha rantçı bir gençlik karşımızda.. İşini bilen,cep telefonu,parfümü,marka giyinmesi ile , oturduğu yeni mekanlar, kolay iş bulmadaki mahareti,sakalı veya başörtüsüyle,otomobiliyle karşımızda. Adeta eskiden kendilerine yapılanların intikamını alıyorlar .

Allaha şükür kızlarımızın başları örtüldü, gençlerimiz İslami sakala kavuştu ve tam Müslüman olduk,dinimizi yaşıyoruz derken bazı değerlerimizi kaybetmeye başladık.. Altımızda son model jeepler, elimizde milyonluk marka çantalar, yazlık ve kışlık villalar. Ceplerimiz para dolu, Ama açlıktan ölen çocukları görmeyiz.savurganlık diz boyu.. kendi adıma konuşuyorum; ben kişilerin başının açık veya kapalı olup olmaması veya sakallı olup olmamasıyla ilgilenmem, başının içindeki fikirleri ve düşünceleri ile ilgilenirim.. yaratıcı gücü var mı ? ailesine bireylere ve topluma yararlı mı ona bakarım.Ahlaklı ve hümanist biri mi? sanal ortamdan internetten,akıllı cep telefonundan ne kadar etkileniyor? ne kadar kendini geliştirmiş , İşinin ehli mi ? kendisiyle ve toplumla barışık mı?sosyal ilişkileri iyi mi? Toplumda yanlış olan işleri görüyor ve bunları düzeltmek için çaba sar ediyor mu? Olayları gündeme taşıyıp kişilerle tartışabiliyor mu?.Annesi babası, akrabaları toplumdaki bakıma muhtaç insanlara, hayvanlara duyarlılığın ne kadar onlara bakarım.. Ülkemdeki sivil toplum örgütlerin(STK) ne kadar değer veriyor ve ne kadar üyeliği var,ülkemde bilime ve teknolojiye katkısı ne kadar? Beynini kiraya vermiş midir? ona bakarım.,
Gerisi laftır….

Düşündürücü olan;ülkesini seven,yalan konuşmayan,vicdanlı bir ateist gençlikten; İnanan,namazını kılan, orucunu tutan ama ülke sevgisi olmayan,yalan konuşan, yetim hakkı ve haram yiyen,imtihanlarda soru çalan, başkasının hakkını gasp eden bir gençliğe doğru mu gidiyoruz?

Bu yazı bazı kişiler tarafından haklı olarak eleştirilebilir..Bunları yazarken arada kalmış ahlaklı,vatan aşkı ve sevgisiyle dolu,hak ve hukuka inanan gerçek Müslüman gençlerimizi rencide etmek istemiyorum..yine benzer özelliklere sahip yurtsever sol görüşlü ,ülkücü-milliyetçi kökenli veya deizme inanan gençlerimizi yok saymak istemiyorum.. yazımda özellikle 1970-1980 döneminde asker ve polisi öldürmüş,silahlı güçle yönetimleri değiştirmek isteyen solda veya sağda yer almış adam öldürmüş olan marjinal gruplara girmek istemedim..Aksi taktirde yazının anlamı ve önemi kaybolurdu..

Bu vesileyle başta bu yazımı okuma zahmetinde bulunan sizlerin ve tüm İslam âleminin mübarek ramazan bayramlarını kutluyorum.; Ülkemiz ve tüm insanlık için hayırlı uğurlu olmasını diliyorum..

23.05.2020

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir