Sağlıkta Dönüşüm ve Kamu Hastaneler Birliği Paneli

19.01.2013

DEĞERLİ KONUKLAR, SAYGIDEĞER BASIN MENSUPLARI,

EKRANLARI BAŞINDA BİZLERİ İZLEYEN MUHTEREM HANIMEFENDİLER,

BEYEFENDİLER HEPİNİZ HOŞ GELDİNİZ,

HEPİNİZİ SEVGİ VE SAYGIYLA SELAMLIYORUM.

PANEL VİDEO KAYDI

 

Bugün sağlık çalışanları ve tüm Türk halkı için çok önemli olan bir konuyla karşınızdayız. ”Sağlıkta dönüşüm ve Kamu Hastaneler Birliği” konusunu tartışacağız. Panelistler: T.T.B. Başkanı Sn. Prof. Dr. Özdemir Aktan ve Avrupa Cerrahi Derneği Başkanı Sn. Prof. Dr. Cem Terzi ve Aydınlar Ocağı Genel Başkan yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Çolak hoş geldiniz.

Evet, Sn. konuklar ve değerli izleyiciler  Sağlıkta dönüşüm ve KHB nin amacının ne olduğunu, sağlık hizmeti alan ve bu hizmeti sunanlara yarar ve zararları nelerdir, halkın çoğu hatta eminim ki konunun muhatabı sağlık çalışanları da yeterli bilmemektedir. Bilmemesi de normaldir, çünkü söz konusu Kamu hastaneler Birliği(KHB) bir gece yarısı ansızın çıkarılan 663 sayılı KHK ile kucağımıza verilmiştir. Konunun muhatabı bilim adamları, bürokratlar ve sağlık çalışanları ile istişare edilmeden önümüze konulmuştur

Sağlık alanında Son 10 yılda akıl almaz bir şekilde çok hızlı değişiklikler yapılmıştır. İyi yapılan işlerin yanında kötü yapılan işler de olmuştur. Bazılarına göre tartışmalı olmakla birlikte iyi yapılan işler

  1. 1. Sağlığın tek çatı altında toplanması ve böylece sınıf ayırımının kaldırılarak SSK’lılarında üst düzey sağlık hizmeti almasının sağlanması,
  2. 2. Herkesin kuyruğa girmeden ilaç temin edebilmesi,
  3. 3. Bazı kısıtlamalara rağmen herkesin istediği (Devlet, üniversite ve özel) hastaneden sağlık hizmeti alabilmesi,
  4. 4. sigara yasağının ülke genelinde yürürlüğe konması
  5. 5. İlaç fiyatlarının kontrol altına alınması gibi halkın yararına olacak iyileştirmeler yapılmıştır.

Bunun yanı sıra son yıllarda sağlık çalışanları ve halkın zararına olabilecek  çok şeyler yapılmıştır.

  1. Başta hekimler olmak üzere sağlık çalışanları ile halk karşı karşıya getirilmiş adeta birbirlerini hasım görür olmuşlardır.
  2. 2. Sağlıkta yapılan değişikliler, Kanunlar, kanun hükmünde kararnameler ve 15 günde bir çıkarılan yönetmelikler sağlık çalışanlarını, öğretim üyelerini, üniversiteleri germiş, çalışma şevkini kırmış, bezdirmiş ve ürkütmüştür.
  3. Kamu ve Üniversite hastanelerinden değerli öğretim üyeleri ve hekimlerin ayrılmış olması ve dönersermaye puanı nedeniyle aşırı çalıştırma koşulları Tıp öğrencileri, asistan ve uzmanlarının eğitimini aksatmış dolayısıyla sağlıkta alınan hizmet kalitesi düşmüştür.
  4. Performans sistemi nedeniyle mutlak endikasyonu(gerekliliği) olmayan ameliyat sayıları artmış ve halkın canı tehlikeye atılmıştır. Yine Agurubu ağır ameliyatlar yerine riske girmeden daha çok puan getiren B ve C gurubu  orta ve küçük ameliyatlar yapılmaya başlanmış,riskli hastalar sevk edilmiştir.
  5. Sağlık giderlerinin 2002 yılına göre 9 kat artmış olması düşündürücüdür.
  6. 6. Başlangıçta halka sunulan güzel sağlık hizmetleri icranın daha sonra yapacaklarına teminat olmuş ve halkın güvenine mazhar olmuştur. Bu ise yönetimin elini güçlendirmiş ve zaten kimseyle istişare etmeyen,görüş almayan yönetim daha güçlü bir şekilde yoluna devam etmiştir.
  7. 7. Sağlık bakanlığının Sağlıkta dönüşüm ve Kamu Hastaneleri Birliği tasarım ve uygulamaları sivil toplum örgütleri, Üniversiteler, TTB tarafından eleştirilmiş ancak halkın çoğunluğunun memnun olması nedeniyle bir etkisi olmamıştır.

Sağlıkta dönüşüm ve KHB nedir? Vadandaşın  Çok umurunda değil… Sağlıkta dönüşümde sağlık harcamalarının 1999’da 4.8 milyardan 2012 yılında 93 milyara çıkmış olması onu ilgilendirmiyor. Üniversite ve Kamu hastanelerinde öğrenci, asistan ve uzmanların eğitiminin aksaması da umurunda değil… İyi eğitim ve öğretim yapılamadığından iyi yetişemeyen sağlık personeli ve hekimin sağlık çalışanlarına sunacağı hizmetin kaliteli ve yeterli olamayacağını bilemiyor, bilmekte istemiyordu. Ancak vatandaş şu anda her şeyin yavaş yavaş farkına varıyor. Kaliteli öğretim üyeleri, doktorların kamudan ve Üniversitelerden ayrılmalarının iyi olmadığını biliyor. Artık güvenilir ve kaliteli bir sağlık hizmeti almanın zor olduğunu  ,dengelerin değiştiğini görüyor.

Şimdi müsaadenizle şu soruları panelistlere sorarak yanıtlarını almaya çalışalım:

  • Sağlıkta dönüşüm ve Kamu hastaneler Birliğinin amacı nedir? Niçin kurulmuştur? Sağlıkta dönüşüm projesinin örneği başka ülkelerde var mıdır?
  • Kamu Hastaneler Birliğinin yönetim şekli nedir? Gerçekten Kamunun malı mıdır?
  • KHB’ni yönetmek üzere 100 CEO ve 10 bin yönetici atanmıştır. Bunlar gerçekten iyi yönetici midir? Görevleri ve vasıfları tanımlanmış olmasına rağmen atanan kişiler tanımlanmış vasıflara uygun mudur?
  • CEO kimdir?  Ne iş yapar aldığı maaş nedir? Altındaki yapılanma kısaca nasıldır? KHB deki yönetimin hastaneleri devretme, kiralama, taşınmazlarıyla birlikte satma yetkileri var mıdır?  Varsa bu neyi ifade eder?
  • Bir hemşirenin, yardımcı hizmetlinin ve doktorun maaşı nedir? Sn Sağlık Bakanı Doktorlara 7bin-10 bin maaş veriyoruz diyordu gerçekten bu ücret veriliyor mu, halk bunu öğrenmek istiyor.
  • Performansa dayalı Döner Sermaye üniversitelerde ve KHB de veriliyor mu?  KHB ile memurluk sona mı eriyor, dönersermaye dağıtımı sona mı eriyor? Sözleşmeli personel statüsüne geçilince personelin özlük hakları yok ediliyor mu?
  • Sağlıkta dönüşüm  ve Kamu Hastaneler Birliği projesi halkın yararına mı?
  • Halkın ücretsiz sağlık hizmeti aldığına inanıyor musunuz? Son yıllarda telefonla randevu alma,  muayene, ilaç yazdırma, eczaneden ilaç alma gibi işlemler için halktan alınan katkı payları normal midir?
  • Sağlıkta Dönüşüm ve Kamu Hastaneler Birliği Sağlık çalışanlarını nasıl etkileyecektir kaliteli hekim yetiştirmek mümkün olacak mıdır? Memurluk devrinin bitirilip sözleşmeli devrin başlatılması sağlık çalışanını güvensizliğe iter mi? Eğitim ve öğretim seviyesini nasıl etkileyecektir?
  • Sağlıkta Dönüşüm çerçevesinde yeni uygulamalar üniversiteleri nasıl etkilemiştir. Türkiye de son 10 yılda üniversite sayısı iki-üç kat artmıştır, bunların çoğusun da Tıp fakültesi mevcuttur. Bakanlığın tutumu nedeniyle Öğretim üyesi sayısı azalırken fakülte sayısının artması eğitim ve öğretimi nasıl etkiler?  Bu koşullarda ülkemizden Tıp dalında bilim adamı çıkar mı? Üniversiteler finansal sorun yaşıyor mu?
  • Başta Marmara üniversitesi olmak üzere toplam 13 üniversite afiliye(bağlamak bağlantılı hale getirmek) edilerek özellikleri yok edilmiş kamu hastaneler birliklerine devredilmiştir. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
  • Halkın deneyimli hekim ve sağlık çalışanı bulması mümkün olacak mıdır?
  • Deneyimli hekimlerin hastaya sağlık hizmeti sunulmasının engellenmesi kimin yararına, kimin zararına? Bu durum hastanın kaliteli sağlık hizmeti almasını mı yoksa eğitim ve öğretimi mi engeller?
  • Kaliteli sağlık hizmeti mi hızlı sağlık hizmeti mi? Kaliteli sağlık hizmeti deyince neyi anlıyoruz?
  • Hekimlere ve tüm sağlık çalışanlarına karşı Sağlık Bakanlığının olumsuz tutumu halka olumsuz yansır mı? Yoksa tam tersine iyi mi olur?
  • Hekimler sizce insafsız mı? Başka mesleklerde de bu tabir kullanılabilir mi? Halka kötü davranan, azarlayan, hastayla diyalog kuramayan hekimler yok mu?
  • Sağlık Bakanının sağlık çalışanlarını halka şikâyet etmesi ve Alo 184 hatları kurdurarak Bakanlığa şikâyet ettirmesi ve onlara karşı örgütlenmelerini istemesi doğru bir yaklaşım mı? Halk ile sağlık çalışanının kutuplaştırılması kimin yararına?
  • Kamudan ayrılarak özel çalışmak isteyen hekimlere özel hastanelerde kadro vermeyerek ayrıca muayenehanede baskı uygulanmasını, hekim kadrolarının taksi plakası gibi satılmasını nasıl buluyorsunuz?
  • 1999 yılında 4.5 milyar olan sağlık giderlerinin 80-90milyara çıkması normal mi? Sağlık harcamalarının artırılmasının amacı nedir? Bundan kimler yararlanıyor. Özel sigorta, cepten ödemelerin bundaki payı nedir?
  • Kurulmakta olan büyükşehir hastaneleri, mega hastaneleri hakkında pek çok eleştiri mevcut sizlerin görüşü nedir?
  • İki yıl önce Türkiye genelinde toplam muayene edilen hasta sayısı 280-300milyon iken son senelerde 600 milyona çıkmasını nasıl izah edersiniz? Gerçekten hasta sayısı mı arttı, aile hekimliğinin kurulması mı bunu artırdı yoksa reçete üzerinde zahiri bir sağlık hizmeti mi sunuluyor?
  • Koruyucu Sağlık hizmeti mi?
  • Tedavi edici Sağlık Hizmeti mi? Koruyucu sağlık hizmetlerinin yavaşlatılması ile oluşan hastalıkların tedavisi ile uğraşmak doğru bir yaklaşım mı?
  • Sağlıkta dönüşüm çerçevesinde Yurdumuzda işleme konulan aile hekimliğnin amacı nedir? Sağlık sistemimize olumlu katkıları olur mu? Şu andaki uygulamalarla sağlık ocaklarından farklı bir hizmet verdiğine inanıyor musunuz.?
  • Avrupa ülkelerindeki son durum nedir?(Avrupa Cerrahi Derneğinin cevaplaması için sorulacaktır)

Sonuçlar:

Sağlıkta dönüşüm programı neden kaynaklanıyor.?:Bir salgın hastalık gibi1980’li yıllardan itibaren hemen her ülkenin sağlık sistemi Dünya bankası tarafından yayılan sağlıkta reform çalışmalarına maruz kaldı.Bizim ülkemizde 1990’lı yıllarda başlatılan çalışmalar 2002 yılından itibaren tam anlamıyla yaşama geçirildi..Programın temel özelliği Sağlık hizmetlerinin piyasa temelli-uyumlu hale getirilmesi,kamusal niteliğin azaltılması vadandaşların bireysel sorumluluğunun artırılması…Sağlık giderlerinin artırılarak Küresel sermayenin bundan nemalandırılması…Demekki Sağlıkta dönüşüm programı  Sn Sağlık Bakanımızın iddia ettiği gibi bize ait bir program değil..

1. Yapılan anketlerde vatandaşın sağlık hizmetinden memnun olduğu görülüyor. Nedenlerini inceleyecek olursak:

a) Vatandaş SSK gibi kuruluşlardan almış olduğu sağlık hizmetini 2. Sınıf ve ayrımcı olarak görüyordu. Sağlık sisteminin tek çatı altında toplanmasından sonra SSK ve BAĞKUR’lular da daha önce emeklilerin almış olduğu hizmet gibi 1. Sınıf sağlık hizmeti alabiliyor. O nedenle vatandaş memnun.

b) İstediği ilacı istediği eczaneden temin edebiliyor.

c) Bazen istisnalar olsa bile istediği devlet, üniversite ve özel hastanelerden sağlık hizmeti alabiliyor.

d) Kapalı yerlerde sigara içme yasağının uygulanmış olmasından çoğu vatandaş memnun görünüyor.

Halkın sağlık politikasını onaylamasından sağlık çalışanları ve hekimlerin rahatsız olmaması gerekir. Aksine sağduyulu davranarak ısrarlı bir şekilde sağlıkta dönüşüm programı çerçevesinde yanlış yapılan ve ileride halkın kendisine yansıyacak olan olumsuzlukları anlatması ve bilgilendirmesi gerekir. Sağlıkta dönüşüm ve kamu hastaneler birliğinin sonunun sağlığın piyasalaşması ve küresel sermayeye devredilmesi olduğu halka anlatılmalıdır. Hekimle halkın arasına politikacıların girmesine izin vermemelidir.

 

2. Yeterli bilgilendirilmeyen halkımız madalyonun sadece bir yönünü görmüş kolay ulaşılabilir bir sağlık hizmeti tercih etmiş ve sağlıkta yapılan hizmetleri yeterli görmüştür. Kuyrukların azaltılması, ilaca kolay ulaşılması, kolay muayene olması halk için yeterli olmuştur. Aldığı hizmetin kaliteli olup olmadığını sorgulamamıştır. Bu hizmetler kendine sunulurken kendi vergileriyle devlet hazinesinden ödenen para miktarını bilmek istememiştir. Sağlık alanında hizmet sunan sağlık personelinin haklarının yenilip yenilmediğini, sağlık bakanlığına bağlı birimlerin kimlerin yönettiği, liyakatlerinin yeterli olup olmadığı sorgulamamış, sorgulamaya da gerek görmemiştir. Liyakatli kadroların nasıl yönetim dışında tutulduğu öğretim elemanlarının, kalifiye hekimlerin neden dışlandığı ve kapının önüne konulduğu başlangıçta halkın umurunda olmamıştır. Giden ağam, gelen paşam misali uzaktan seyretmeyi yeğlemiştir. Halkımız yavaş yavaş almış olduğu hizmetin kalitesini sorgulamaya başlamış ve hastaneden ayrılan kaliteli ve deneyimli hekimleri arar olmuşlardır.

3.  T.C. tarihinde bu bir ilk olmuş ve Sağlık bakanlığına bağlı çalışan, yani sağlık bakanlığının memuru konumunda olan sağlık çalışanları, özellikle hekimler bizzat bakanları tarafından halka şikâyet edilerek onlara karşı örgütlenmeleri istenmiştir. Emrinde çalışanları düzeltme, ıslah etme, gerekirse cezalandırması gerekirken halka şikayet ederek popülist politikalarla oya tahvil edilmiştir. Alo 184 hatları kurularak halkın hekimler ve sağlık çalışanları hakkında şikâyetçi olmaları istenmiştir. Şikâyetler karşısında aslı görevini yapamayan hekimler mesleklerinden bıkmış bir kısmı kamudan ayrılmışlar hatta intihar edenler bile olmuştur. Sn. Bakan bununla da yetinmemiş kamudan ayrılan hekimlerin de peşini bırakmamış, özel hastanelerde çalışmasına engel olmuştur. 15 günde bir yeni muayenehane yönetmeliği çıkararak muayenehanesi olanların kafasını allak bullak etmiş ve onları canından bezdirmiştir. Yetmedi özel hastanelerde kısıtlı kadrolar ihdas ederek onları taxi plakası gibi satılmalarına ve karaborsaya düşmesine sebep olmuşlardır.  Halka kötü davranan ve hekime yakışmayan davranışlarda bulunanları ıslah etmek veya yargıya teslim etmek yerine,  tüm hekimleri paracı doktor göstererek halkın intikam almasına vesile olmuşlardır. Bu da oya tahvil demektir.

4.  Sağlık Bakanlığı Sağlık Araştırmaları Genel Müdürlüğü(SAGEM) nün verilerine göre 1999 yılında Türkiye’nin toplam sağlık giderleri 4,9 milyar TL düzeyinde iken 2011 yılında 76 milyar düzeyinde 2012 rakamı ise 93 milyar TL düzeyindedir. Türkiye’nin yıllık bütçe gelirlerinin 330 milyar TL olduğu düşünülürse ne demek istediğimizi daha iyi anlarlar. Cumhuriyet tarihi boyunca tüm sağlık giderleri %1,2 – 2,2 arasında seyrederken şimdi neredeyse bütçenin 1/3 ü, 1/4 ü konumuna yani %25 lere çıkmıştır.

5. KHB kurularak kamu hastaneleri yok edilmiştir. Adına Kamu denmesi bir kamuflajdır buna aldanmayalım. 663 sayılı kanun hükmünde kararname ile tüm hastanelerin temel hizmet felsefesi değiştirilmiştir.Kamu devre dışı bırakılarak Sağlık çalışanını az ücret ödeyerek çok çalıştırmak,hasta sayısını artırarak döner sermayeye çok girdi yatırmak karşılığında giderleri kısmak , CEO ve diğer alt yöneticilere çok para vermek ,belli bir süre sonra küresel sermayeye devretmek..Demekki KHB nin amacı kaliteli ve yararlı bir hizmet sunmak değil,hastaneleri birer ticarethaneye dönüştürerek çok kazanmaktır. Ülke genelinde 100 CEO ve 10 bin dolayında yönetici atanarak hastaneler birilerine devredilmiştir.  Eğer hastaneler iyi çalışmaz veya çalıştırılmazsa bu kişilere tüm hastanelerin taşınmazlarıyla satılması ve devredilmesi yetkisi verilmiştir. Bu süreç tahminen 2-3 sene kadar olacaktır. Ondan sonra küresel sermayenin malı olacaklardır. Başta Marmara üniversitesi olmak üzere toplam 13 üniversite afiliye edilerek özellikleri yok edilmiş kamu hastaneler birliklerine devredilmiştir. Sağlık serbest piyasa koşullarına terk edilerek ne kadar paran varsa o kadar sağlık satın alınabilmesi, özel sağlık kartellerinin korunup kollanması, cepten yapılan ödemelerin arttırılarak 10 kaleme çıkarılması, sağlık çalışanlarının giderek kazancının düşürülmesi, özlük haklarına yansımayan performans uygulaması, eczanede uygulanan yaptırımlar, iyi sağlık veriliyor algısını yaratan reklamlar, sağlık personelinin iş garantisini yok eden sözleşmeli statünün dayatılması istenen verilerdir.

6.  Şehir hastaneleri adı altında mega hastaneler kurularak topluma çok iyi bir şey yapılıyor izlenimi veriliyor. Evet, büyük hastanelerin kurulması, şehir dışına çıkarılması doğru bir şey… Ama bu yaptırımlar kime yapılıyor, kimler bu hastanelerin sahibi olacak. Küresel sermaye ile bu hastaneleri kim paylaşacak, çıkarılan kanunlara bir bakın. Toprak bedava, yatırım destekli devlet güvencesinde 49 yıllığına ballı börek…  Bu hastaneler 4-5 yılda zaten kendini amorti eder, neden 49 yıllığına sözleşme? Neden yatırımcıya devlet desteği? Neden ücretsiz arazi? Bunlar kafamızda bir soru olarak kalacak.

7.  Kamu hastaneleri ve Üniversitelerde eğitim ve öğretimi sürdüren öğretim üyelerinin, hocalar ve deneyimli doktorların kamudan ve Üniversitelerden ayrılmaları, ayrıca eğitim ve öğretim gören öğrenci, asistan ve uzmanların çok çalıştırılması eğitimlerini zayıflatmıştır.  Bu ise sağlıkta kalitesizliği getirmiştir.

8.  Endikasyonsuz ameliyatlarla halkın canı tehlikeye atılmıştır.A gurubu ağır ameliyatlar yerine  daha hafif  B ve C gurubu ameliyatların yapılması ağırlık kazanmıştır. 2002 yılında bütün hastanelerde 1 milyon 600 bin ameliyat yapılırken, 2012’de bu sayı 4,5 milyona yaklaştı. 2009-2013 yılları arasında ise yaklaşık 16 milyon ameliyat yapıldı. Türkiye’deki her 100 ameliyatın 53’ü Sağlık Bakanlığı hastanelerinde, 33’ü özel hastanelerde ve 15’i de üniversite hastanelerinde gerçekleşiyor. Artışın temel sebepleri şöyle: Sağlığa erişimdeki kolaylık, performans sistemi ile fazla puan kazanma isteği,Özel hastanelerin ekonomik girdileri. Araştırmaya göre, hekimlerin üçte biri ağır problemleri olan hastalardan kaçıyor. Hekimlerin yüzde 37’si komplikasyonları yüksek tedavilerden uzak durduklarını, yüzde 24’ü tedavi imkanı bulunduğu halde riskli hastaları çoğu zaman sevk ettiklerini belirtiyor.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir