Bilim ve Teknoloji geliştikçe İnsanlar refaha kavuştu;her şeyi daha kolay elde etmeye başladı.. eskiden mesleğimiz’le ilgili bilimsel makale yazmak için kütüphanelere gitmek zorunda kalırdık bulduğumuz makalelerin fotokopisini çekerek daha sonra kaldığımız yerde onların değerlendirmesini yapardık.. Şimdi el kadar bir aletin içinde hepsi var.. bilgi var, müzik var,show var, sevgili var Aşnafişne var kısaca her şey var. Ama bir şey kayıp oldu o da insanlık..
Önceleri bu durumdan çok memnundum.. ne kadar güzel; biz çok zor şartlar altında okuduk ama yeni nesil bu zorlukları yaşamayacak; biz de rahata kavuşacağız diye kendimi kandırıyormuşum.. yavaş yavaş bu teknolojinin İnsanların başına bela olduğunu ve olmaya da devam edeceğini kavramaya başladım..Bütün elektronik aygıtların çevreye yaymış olduğu bir ısı bir radyasyonun olduğunu kaçımız biliyoruz..telefondan televizyonla kadar dalga dalga yayılan radyasyon belası hem gözlerimizi hem de beynimizi kemiriyor.. uzun süre telefonla konuştuktan sonra beyninizin içinde suların aktığını çınlamaların duyulduğunu, aletin ve beyninizin Isındığını hissedebilirsiniz..
Çevreye ,çağa ,bilim ve teknolojiye göre insanlarda da değişikliğin olabileceğini kabul etmek lazım..Ama genlerdeki mutasyon canlıların değişmesine sebep olabiliyor.İnsan oğlunun bir fenotipi bir de genotipi var.. fenotip daha çok dış görünüşü, şekli belirler; fenotipi çevre faktörleri ve genetik belirler. Genotip ise insanoğlunun ve diğer canlıların genleri ile ilgilidir..
Kısa sürede dünyadaki tüm insanlarda ve neslimiz de olan bu değişiklikleri sadece çağ ve çevresel faktörlerle izah edebilir miyiz? İnsanların fenotip ve genotiplerindeki değişikliklerden etkilenmiş olamazlar mı ? Bu anlamda sağlığımız,düşünce ve algılamamız, olaylara bakış açımızdaki menfi yönde etkilemiş olabilirler diye düşünüyorum.. Bunun için özel emek verip genleri veya çevreyi değiştirmek gerekmez.Tarlada, bağda, bahçede yetiştirilen bitkilere atılan ilaçlar ve marketlerde satılan hemen hemen tüm yiyeceklerimize katılan kimyasal maddeler başta olmak üzere zararlı tüm katkı maddeleri bu tetikçiliği ve değişimi yapabilecek güçtedir..Bunun yanısıra internet denilen sanal alemde yaşananlar, mevcut bilgiler neslimizin değişmesine sebep olan en büyük etken ve tetikçilerdır..
Şunu kabul etmek lazım ki bizim dönemimizde veya daha yaşlı insanların yaşadığı dönemlerde insanlık duyguları sevecenlik,acıma hissi, paylaşımcılık ve yardımlaşma daha yüksek seviyedeydi.. yukarıda izah ettiğim nedenlerden dolayı bu özellik ve değerlerin değişime uğradığı görülmektedir
Bu açıklamalardan sonra eskiden yaşanmış olan birkaç olayı sizlere aktarmak istiyorumki ne demek istediğimiz daha iyi anlaşılsın;
Meryem Sarpkaya anlatıyor;
“Ankara da taksideyim.Şoför 60 lı yaşlarda bir bey.Gideceğim yerin havaalanı olduğunu söyleyince nereli olduğumu sordu.Trabzon’luyum deyince çok duygulandı ve müsaade isteyerek anlatmaya başladı.
40 yıl evvel Hopa da asker iken şube başkanının şoförü olarak birlikte Trabzon’a geldiklerini ve yağmurdan dolayı sürdüğü askeri araca hakim olamayıp öndeki araca çarptığını anlattı.Çok korkmuş,şube başkanı bağırmaya ve onu azarlamaya başlamış.Tam da bu sırada çarptığı araçtaki Trabzonlu gelmiş,şube başkanına dönerek ;
“Ha bu uşağa hiçbir şey demeyeceksun ,aniden ben önünde durdum, kazayı ben yaptım” demiş Trabzonlu vatandaş.
Bizi alıp sanayiye götürdü,arabamızı yaptırdı,üstelik ıslandım diye bana 5 tane de fanila aldı,cebime de gizlice para koydu.
O yaşadığım sevinci bir daha hiç yaşamadım.Askerim,garibim o dönem,Cennetini yaptı inanın o ismini bilmediğim Trabzonlu adam”dedi.Çok gururlandım,çok duygulandım.Yardım edenlerin ismini bilen bile yok,onlar bir milyon Trabzon’lunun başını dikleştiren koca yürekli insanlar.
Yaşayanlara selam olsun,ölenlere de binlerce kez rahmet diliyorum.”
internette anlatılan bu olaydan sonra kendi yaşadıklarımdan bir örnek vereyim;
Tahminen yedi yaşlarındayım, rahmetli annemle mezirelerden inekleri yaylaya götürüyoruz.. bizimle beraber iki göç daha var, Bilal Güvercin ve akrabamızdan Müslüme hala.. Yol yaklaşık 40 km ineklerle birlikte10- 12 saatte gidiliyor. Sultan Murat’ı geçtikten sonra acayip bir fırtına başladı , Önce yağmur ve esinti sonra doluya tutulduk.. Yeni yayla denilen yere geldiğimiz zaman boğulmak üzereydik.. O yaylaya sığındık., Ben çocuk olduğum için çok etkilenmiştim, kulaklarım ve parmak uçlarım donmuştu.. Üç göçü ayrı ayrı Obalara misafir ettiler.. Ben de annem Hasan amcayla Ayşe halaların obasında kalmıştık..Ayşe hala önce yanmakta olan ateşi güçlendirdi,kremule kafegayı astı, yoğurmuş olduğu Mısır ununu plekiye koyarak ateşin karşısına yerleştirdi.. Bu arada beni kilim ve battaniye gibi şeylerle sarıp sarmaladı.. kızdırma pişerken sütü hazırlayıp kermes yaptı.. yemeğimizi yedik ancak gece ben de karını ağrısı başladı..Kendi aralarında şerbet yapmak istediklerini ve şeker olması gerektiğini söylediklerini duydum. O zamanlar şeker herkeste bulunmazdı, Ayşe hala obaları tek tek gezerek şeker kimde var araştırdı ve elinde 8-10 tane şekerle obaya girdi, Şerbet yapıp bana içirdiler.. karın ağrım geçmişti ancak bulantı kusma başlamıştı.. Bu seferde nanelimon aramaya başladı.. sabaha kadar hem ineklerimizle hem de bizimle uğraştılar.. O gece bize verdikleri emekleri ve misafirperverliği unutmak mümkün değil..
yaylaya giderken her zaman Sultan Murat tarafından gitmeyi tercih ediyorum Yeni yayladan geçerken hem gözlerim yaşarır hem de o anları hatırlarım.. Öğrenciliğim döneminde 15-20 li yaşlarda iken birkaç kez adı geçen kişileri ziyaret etmiş ve ellerini öpmüştüm..
Aradan yıllar geçti; doktor olmuştum ve genel cerrahi ihtisasımı Ankara’da yapmaktaydım..Hocam Doç Dr Cevat Dinçtürk genel cerrahi servisine meme tümörü olan birini yatırmıştı..O odaya ben bakıyordum.yatış dosyalarında Trabzon/Sürmene yazıyordu Sürmene’inin neresinden olduklarını sorunca Seveğo(Orman) köyünden olduklarını öğrendim.. yani yeni yaylada yaylacılık yapan köylülerdendi bunlar.. tahminen 30 lu yaşlardaydım, 23 sene önce olan olayı kendilerine aktardım..evet enteresan bir şekilde olayı ve benim onları ziyaret edişimi hatırladılar ve bizi misafir eden Hasan amca ile Ayşe halanın kızı olduğunu öğrendim.. hastanın kocası itfaiye meydanında otelde kalıyordu hastanın kendisi de hastanede yatıyordu.. otelden ilişiğini keserek kendisine Abidinpaşadaki evime götürdüm.. Karısının ameliyatı ve tedavisi bittikten sonra iki gün daha misafirim oldular ve biletlerini alarak Trabzona yolcu ettim..Çok memnun kalmıştılar.. mahcup olmuştular;biletlerini almama müsaade etmiyordular..
Not ; Hasta hakları mevzuatı gereği söz konusu kişilerden izin almadan isimlerini vermek doğru olmaz gerekçesiyle sadece anne babalarının isimlerini vermekle yetindim..