01.10.2014
Eğitimde ileri değil geriye gidiyoruz,neden acaba?
Konunun eğitimciler tarafından sorgulanması gerekir diye düşünüyorum,
Bir taraftan Milli Eğitim müfredatı, diğer taraftan eğitim ve öğretime katılan başta öğrencilerimiz olmak üzere öğretmenlerimizle de ilişkisi vardır..
Öğretmenlerimizin eğitim ve öğretimde bilgili ve çok yetenekli olması yetmiyor,
Çocuklarımızın zeki ,çalışkan , ahlaklı ve disiplinli olmaları da gerekiyor,
Öğretmenlerine saygılı olmaları,arkadaşlarıyla iyi geçinmeleri ve paylaşımcı olmaları önemli.
Eskiden çocuğunu okula yazdıran veli, öğretmenlere ve kuruma çok güvenirdi,
Hatta “Eti senin kemiği benim”diyerek okula ve öğretmenlere destek verirlerdi,
Son yıllarda o teslimiyet tamamen yok oldu,
Öğrenciye yüksek sesle konuşmak ,fiske vurmak,kulağını çekmek devri bitti artık,
Bugün ilkokulundan Liseye kadar bu anlamda eğitimde çok büyük sorunlarımız var,
Üniversiteyi bu işe katmıyorum,çünkü oranın eğitim amacı çok daha farklı,
Yetişkin ,rüştünü ispatlamış,bilim adamı olmaya namzet bireyleri bu işin dışında tutmak istiyorum..
Bunu söylerken onların ahlak dışı ,pervasızca davranış sergilemelerini kast etmiyorum..
Rahmetli babam beni ilkokula götürdüğünde öğretmenime şöyle demişti:”Hocam bu çocuk artık sizin evladınız,yetişmesi konusunda sınır yok,eti sizin kemiği benim”demişti ve beni okula öyle teslim etmişti..
Şimdilerde öğretmen çocuğu uzaktan izliyor ,çocuktan ve aileden çekiniyor ,
Öğretmen çocuğa nasihat vermeye yeltenir veya kulağını çekserse
Anne,baba veya velisi hemen okula koşuyor ve öğretmeni azarlıyor..
Öretmenler bu yüzden sorumluluk almak istemiyorlar,çocukla iletişim kurmuyorlar,
Çocukların sorunlarına eğilmiyor ve kapasitelerine göre eğitim vermiyorlar,
Sınıfta konuyu anlatıyor ve görevlerini tamamlıyorlar..
Anlayan anlar anlamayan anlamaz mantığıyla eğitim ve öğretimi sürdürüyorlar..
Hal böyle olunca da çocuk iyice şımarıyor,azıyor,ele avuca sığmaz oluyor,
Hemen hemen tüm velilerin tavrı böyle olunca da okulda bitirim tipler türüyor,
Okul idaresinden ve öğretmenden korkmayan çocuklar çeteler oluşturuyorlar,
Asi çocuk ve gençlik uyuşturucu batağına çok daha kolay saplanıyor,
Biluğ çağı,efelenme ve kendini ispat çağında sigara ,alkol ve uyuşturucu kendini kanıtlamak için gençler arasında maalesef baş vurulan yöntemlerdir..
Gömlek yakalarının açık bırakılması,kravatın belden aşağa sarkıtılması,saçların uzatılması,favorilerin kesilmemesi gençler arasında sık görülen delikanlılık sinyalleridir..
Kız çocukları sınırsız özgürlüğün kurbanı olabiliyorlar,bir anda kendilerini beklemedikleri bir batağın içinde bulabiliyorlar.Kız çocuklarının en büyük destekçileri maalesef ölçüyü kaçıran anneler oluyorlar.Çocukların ve gençlerin çok pasifize edilmelerine karşıyım,ama alabildiğine sorumsuzca özgürlük olmamalı..Özellikle de kız çocukları çocukluk çağını bitirinceye kadar yetiştirilmelerinde çok dikkatli olunmalıdır.
Elbette aile okulda çocuklarına sahip çıkmalıdır,öğretmenleriyle ve okul idaresi ile sorunlarını paylaşmalıdır..Lakin okul idaresi ve öğretmenlerinin ölçülü otoritesini kırmamalıdır..Bu çok önemli bir mevzudur..Daha dün Gaziantepte bir okulun çatı katında öğrencilerin uyuşturucu kullandıkları haberi ile gündem sarsıldı..Demek ki artık uyuşturucu okul dışında değil okul içindedir..
Bazen “Efendim ben çocuklarımla arkadaş gibiyim,sizde çocuklarınızla arkadaş olunuz”lafına çok kızıyorum..Nasıl arkadaş yani..Birlikte gidelim gezelim ,yiyelim,içelim,kol kola omuz omuza dolaşalım özel hayatlarımızdan kesitler paylaşalım mı yani? Bunun ölçüsü ne olmalı? Ölçü kaçarsa anne ve babanın çocuk üzerindeki otoritesi ne olacak? Bunu düşünmeden laf ebeliği yapanlara çok kızıyorum..Anne baba çocuğuna müeyyideler uygulayabilmeli..İslam ahlakına göre çocuklarını yetiştirmeli..Efendim ben İslam ahlakına göre yetiştirmek istemiyorum..Ben kendi prensip ve ilkelerime göre vicdanlı bir çocuk yetiştirmek istiyorum..Takdir sizin..İslami ölçülere göre yetiştirilen çocuklar genellikle anne ve babanın sözünü daha iyi dinliyorlar,daha az hata yapıyorlar,küçüğüne sevgi ve büyüğüne saygıda kusur etmiyorlar..Anne baba sevgisi,saygısı ve korkusunun ötesinde Allah korkusunun olması hata payını daha da azaltıyor..
İletişim çağı,internet çağının çocuklarımızı bizden koparmasına müsaade edilmemelidir..Çocuğun kişiliği 7 yaşına ,bilemedin 10 yaşına kadar oluşur..Ondan sonra çabalar boşunadır ,geçmiş olsun..Bu dönemi anne baba çok iyi kullanmalıdır..Aksi halde Sanal alemde dolaşan çocukların peydahlanmasına sebep olursunuz..Bu çocuklardan saygı,sevgi,sohbet beklemeyiniz.iyi okumasını ve bilim adamı olmasını hiç beklemeyiniz..Bilmemesine rağmen bilmişlik taslayan yani ukala kişilerin türemesine neden olursunuz..
Sonuç olarak,aile çocuğuna sahip çıkmalı,bir veli olarak onu okulda iyi takip etmeli,ahlaklı ve imanlı yetişmelerini sağlamalı,Okul idaresi ve öğretmenlere güvenmeli ,önemsiz konularda onları rahatsız etmemeli,onlarla tartışmamalı..”Eti senin kemiği benim”cümlesini önemsemeli ve bu anlamda onlara destek vermeli..Hem kendileri hem de okul idaresi ve öğretmenlerin çocuk üzerinde baskıcı olmayan otoriter tutumların gerekli olduğunu bilmelidirler..