Şiddet, bugüne kadar neyi çözmüştür? Öfkeyle saldırdığınız kişiler, sizin mahallenizde, sizin caddenizde yaşayan komşunuzdur. Kürt olsa ne yazar? Türk olsa ne yazar? Laz olsa ne yazar? Onlar senin kardeşindir, onlar benim komşumdur. PKK ile Kürt insanını karıştırıyorsunuz. Bir Kürt kendini PKK’lı ilan etmedikçe, silaha sarılmadıkça, asker-polis-korucu şehit etmedikçe masumdur…Onların dükkanını, evini tahrip etme hakkına sahip olabilir misiniz?…Kürtlerden kız almışsınız ve Kürtlere kız vermişsiniz, yani et ve tırnak gibi olmuşsunuz. Onlarla ayrışarak değil, müşterek yaşama koşullarını hedeflemelisiniz.
İnegöl’de ve Hatay’da yapılan saldırılar bizleri üzmüştür. Masum insanlara saldırarak onları düşman ilan etmek hangi hukukta vardır? Hangi Müslümanlıkta vardır? Biliyoruz Türk halkı çok çekti, çok şehit verdi. Hepimiz bir Türk olarak çok acı çekiyoruz. Bu yazıyı okuyan başta Kürt kökenli olan bazı kişiler, Kürtler acı çekmedi mi, dışlanmadı mı diye soracaktır. Evet, çekmiştir ve dışlanmıştır… Geçmişte işkence gören Kürtler de olmuş olabilir. Bunları savunmamız mümkün mü? Şiddete maruz kalan herkes mağdurdur ve biz de onun yanındayız, şiddeti yapanın ise karşısındayız. Unutmayalım ki Türkiye’de sadece Kürtler değil, Türk olan bir sürü insan da eziyet çekmiştir, işkence görmüştür. Anti-demokratik haklarla yaşam savaşına zorlanmıştır. O halde, bir etnik grupla ilgili barış ve demokrasi olamaz, tüm Türk halkı için gerçek demokrasi ve sosyal barış sağlanmalıdır. Bizim sorunumuz Kürt halkı olmamalı, bizim sorunumuz PKK iledir. Şiddete silaha sarılan, adam öldürenlerdir. Bu toplumda PKK’yı savunmayan Kürtler de var… Onları rencide etmek, onları suçlamak kimin haddine? İç çatışma çıkarsa, birbirimizi öldürürsek kimin çıkarına? Kimler bizi alkışlar? Kimler bizim sırtımızı sıvazlar? Dost edinmek çok zor, düşman bulmak çok kolaydır. Türk ve Kürt halkının düşman olmasını isteyenlere lanet olsun. Barış olursa, anlaşma olursa, silahlar susarsa bundan zarar görecekler şüphesiz ki bundan nemalanan başta PKK ve bazı iç-dış işbirlikçilerdir. Çünkü o zaman, PKK kendisi feshetmiş, önemini kaybetmiş olur. Diğer taraftan terörden yararlanan iç ve dış odaklar da maddi ve manevi kazançlarına kavuşamamış olurlar. O nedenle, bu savaşı kolay kolay bitirmek istemezler.
Şu anda devleti temsil eden T.C. Hükümeti başta Sayın Başbakan olmak üzere, tüm bakanlar terörü engellemek için canla başla çalışıyor, ellerinden geleni yapıyorlar. Ama birileri tarafından baltalanıyorlar. Bir taraftan Türk, diğer taraftan PKK ve uzantıları tarafından sabote ediliyorlar. Yazık hem de çok yazık. Bu şuandaki iktidar Kürt sorunu konusunda pek çok yanlış da yapmıştır ve yapmaya da devam ediyor. Ancak T.C. önderliğini yapan seçilmiş bir hükümet baştadır. Onu severiz veya sevmeyiz bize kalmış. Ülkemiz için yararlı olan çalışmalarda onlarla birlikte olmalıyız. Kürt sorunu konusunda ana muhalefet partisi, diğer mecliste grubu bulunan veya bulunmayan tüm partilerin ve sivil toplum örgütlerinin katılımıyla çözüm için toplantılar düzenlemeli, sorun çözülünceye kadar toplantı ara verilmemesi gerekir. Bu konuda siyasi çıkar gözetilmemelidir, bu konu iç siyaset malzemesi yapılmamalıdır. Eğer Sayın Başbakanın ve iktidar partisinin fikirlerini beğenmiyorsanız, doğru fikirleri ortaya koyup onlarla birlikte çalışmak zorundasınız. Küçük çocuklar gibi küsüp konuşmuyorum, seninle aynı masaya oturmuyorum demek yanlıştır. Sayın Başbakanın bu sorunu çözmek istemediğini söyleyemezsiniz. Bu abesle iştigal olur. Herkes aklını başına almak durumundadır. Bir iç çatışma hepimizin sonu olur. Akıllı olun beyler…