Osmanlı döneminde din işlererini yürüten Şeyhülislamdı.. hatta Osmanlı’nın son 200 yılına girmeden önce Vakıflar,Adliye ve eğitim işleri de Şeyhülislamlar tarafından yürütülüyordu. Osmanlı devletinde karar alma ve uygulama da Şeyhülislamların çok büyük bir yetki ve etkisi vardı. Ölüm fermanlarının uygulanması ve savaş kararının alınmasında padişahlara yetki veren en yetkili makamdı. Padişahların devleti aliyenin bekası için annesi kardeşleri ve en yakınları dahil olmak üzere bir gecede 5-10 yakınını katletme yetkisi bu makamdan çıkardı.. matbaanın Osmanlı’ya 270 sene geç gelmesinin eseri de bu makama aittir..
Osmanlı’dan sonra yani kurtuluş Savaşı sonrası 3 Mart 1924 tarihinde Atatürk itikat ve ibadet alanıyla ilgili işleri ve dini kurumları yürüten bir kuruma ihtiyaç olduğunu belirterek Türkiye diyanet işleri(TDİB) Başkanlığını kurmuştur.1925 yılında kapatılan tekke ve zaviyelerin Yönetimi ve kontrolü de bu başkanlığa verilmişti. O dönemde kontrol altında olan Cemaatler ve tarikatlar demokrat Parti dönemine kadar sessiz kalmışlardır.Bu dönemde diyanet işleri Başkanlığı altında insanların gerçek dinini yaşaması ve Kur’an kurslarının devamının sağlanması konusunda bazı kısıtlamalar ve zaafiyetler gerçek müslüman halkı rahatsız etmiştir..Bunu fırsat bilen tarikat ve cemaatler boş durmayarak yer altında örgütlenmeye devam etmişlerdir.. Atatürk dönemi ve ondan sonraki İsmet inönü döneminde kraldan kralcı kesilen bazı haddini bilmezler maalesef bu hataları yapmışlar ve söz konusu kişilerin eline koz vermiştirler..
1950 li yıllarda Demokrat Parti Genel Başkanı merhum Adnan Menderes’in TBMM de yaptığı bir talihsiz konuşmada “”siz eğer isterseniz bu memlekete Şeriat bile getirirsiniz””açıklamasıyla cesaret bulmuşlar ve bugüne kadar alanen örgütlenmişlerdir.. Ve maalesef bugün daha öncesinden görülmeyecek kadar güçlü bir şekilde hem devlet yönetiminde hem de finansal kaynakların kontrolünde çok etkili konuma gelmişlerdir..diyanet işleri Başkanlığının Bu kurumları kontrol etme veyahutta müşterek çalışma ilkeleri oluşturma gibi bir çabası olmadığı gibi bu anlamda gücü de yetmeyeceği aşikardır.. tam aksine diyanet işleri Başkanlığı onların gücünden korkar duruma gelmiştir.
Türkler 4000 yıllık tarihlerinde 120 civarında devlet kurmuşlardır ve hiçbir surette devletlerini dini kurallara göre yönetmemiştirler..900 yılından itibaren Türklerin tamamına yakını Müslümanlığı seçmiştir. İstiyerek mi Müslümanlığı seçmiştirler yoksa baskı altında kalarak mı konusuna girmeyeceğim..Türkler, İslamiyet sonrası büyük devletler kurmuş ama hiç birinde Şeriat düzeni kurmamış ve hiç birinde şeriat isteyen kişiler ve örgütler olmamıştır.
Siyonist zihniyetli İngilizler,Türk ve Osmanlı Birliği’nin En kolay bozulacağı yol olarak Dini örgütlenmelerin olduğunu görmüşler ve 19. yüzyıl dan sonra tarikat ve cemaatlerin kurulma faaliyetlerine hız vermiştirler.. Bu düşüncelerin de haklı olan İngilizler tarih boyunca Kürt isyanlarını ve ayaklanmalarını hatta Arapların ayaklanmasını da bu yolla başlatmışlardır.
Türkiye Cumhuriyeti devleti 30 Kasım 1925 de 677 sayılı yasa ile cemaat, tarikat, zaviye ve tekkeleri kapatmıştır . Bu yasa Türkiye’nin devrim yasalarından En önemlisi olarak kabul edilmiştir.
Cemaatler ve Tarikatlar günümüzde altın yıllarını yaşamaktadır. Müslümanlık ve din kisvesi altında ticaret ve siyaset yapmaktadırlar.2018 yılında yapılan bilimsel bir çalışmada, Türkiye de aktif olarak 30 civarında tarikat ve cemaat bulunmaktadır.Bunlara bağlı 400 kol, 800 ‘ün üzerinde medrese ve İstanbul da 445 tekke bulunmaktadır. Bu cemaat ve tarikatlarla 2,6 milyon yurttaşın organik bağı bulunmaktadır.Bu çalışmayı yapan Prof. Dr. Esergül Balcı, araştırmasında tarikat müritlerinin %9’nun ılımlı İslam tabirini reddettiğini ve radikal bir düşünce olan İslam’ın özünün cihat olduğuna inandığını belirtmektedir. Çalışmaya göre Feto okullari kapatılmadan önce Türkiye de yaklaşık 10.000 civarında Özel okul bulunmaktaydı. Bu okulların üç te biri cemaat ve tarikatların okulu idi.Bu cemaat okullarında öğrenci sayısı 210 bindir. 4 bin özel öğrenci yurdundan 2 bin 480 tanesi cemaatlerindi. siyasi otorite 2014 yılında çıkarttığı bir yasayla özel okullara öğrenci başı yaklaşık 3 bin TL yardım yapıldığı iddia edilmektedir. Bu yardımların hangi özel okullara yapıldığı tahminini sizler bizden daha iyi bilmektesiniz.Konuyla ilgili Diyanet İşleri Başkanlığının hiç sesi çıkmamaktadır.
Cemaat ve tarikatların şeyhleri hemen hemen tamamına yakını dönmeler veya Türk kökenli olmayan unsurlardan oluşmaktadır.Cemaatler ve tarikatlar, kendilerine özgü bir insan türü yaratmışlar, düşünmüyor, anlamıyor, dinlemiyor ve kendi milletine ihanete hazır bir güruhun bir parçası oluyorlar.Dünya’nın başka bir ülkesin de böyle bir insan türü ve vatandaşı bulmanız mümkün değildir.
Eğitim-öğretim de Cemaatler ve tarikatların etkinliği kırılmadıkça ayrıca Türkiye cumhuriyeti kurumlarında yapılaşması yok edilmedikçe Türkiye asla bilimsel ve çağdaş bir ülke olamaz. En önemlisi de Türkiye’nin sosyal barış ve iç huzuru mümkün olamaz.