HES’ler ve Ayıplarımız…

28.08.2012

Hidroelektrik Santralleri(HES) Su gücüyle elektrik üretmeye yarar ve bizler de kullanırız.. Allah’ın verdiği suyu yararlı hale dönüştürmek ve insanlığın hizmetine sunmak ne kadar yararlı bir hizmet değil mi? Bizler de ilk bakışta öyle düşünmüştük ve sessiz kalmıştık ta ki konunun detayını öğreninceye kadar… O zamandan beri de HES’lere karşıyım ve karşı oluşumu her fırsatta dile getirdim getirmeye de devam ediyorum… Bu gün bu yazıyı Trabzon’dan yazıyorum… İstanbul’a gitmeyi bekleyemeden Bir internet kafeye girerek beni rahatsız eden konuları bir an önce yazmak istedim…

Bayram tatili nedeniyle ailemle birlikte Trabzon’a geldim… Hemşehrilerimi görerek hasret giderdik, büyüklerimin ellerinden öptüm, hal hatır sorarak hayır dualarını almak istedim… Umarım başarılı olmuşumdur… Yaylamızı, dağlarımızı, mezrelerimizi, Görnek’i eşimle beraber gezdik… Köyümüzü hem Aşağı Şur’dan hem de Yukarı Şur’dan ziyaret ettik… Solaklı deresine gözlerimin yaşı dolarak baktım… İçim burkuldu… Belki buna eşim Cemile Hanım bir anlam verememişti… Haklı olabilirdi o Bayburt doğumlu ben ise Şahinkaya(Şur)köyü doğumluydum… Anılarım bu köyde bu Solaklı deresinde saklıydı… Baharın karlar erirken Solaklı’nın taşmış suyunun uğultusunu dinlerdim… Bana ninni gibi gelirdi… Akıntısını özlemiştim… Gürültüsünü duymak istemiştim…

Türkiye’nin elektrik enerjisinin %3-5 ini karşılayan bu HES’ler gerekli miydi? Türkiye de şu anda kaçak elektrik kullanım oranı %15-17 sadece bunları önleyerek bile 3 kat fazla enerji elde etmeniz mümkünken HES yapım çabası neden? Bu doğa tahribatı neden? Para için mi? Değer mi? Yoksa birilerine verilmiş sözünüz mü var? Ülkenin satılması çok çeşitli yollardan olabilir… Karış karış satılabildiği gibi büyük ölçümlerde tapuyla da satılabilir… Veya önce 49 yıllığına kiralama adı altında o bölge birilerinin kullanımına sunulabilir.

-HES yapılan dereler, ormanlar ve dağlar artık bizim ve sizin kontrolünüzden çıkmıştır… Gözünüz aydın… Sabancı ve İsrail ortaklığına yani İsrail’e hayırlı olsun.

-Beş on sene sonra Solaklı’nın çevresini merak ediyor musunuz? Yeşilliğini kaybetmiş suyu olmayan bir havza konumunda olacak… Of’tan Çaykara Hadi Boğazı bileşkesine kadar 30-32 km. ve buradan Uzun Göl’e, Taşkırana doğru, diğer taraftan Alçak köprü, Köknar, Karaçam ve Dere başına doğru yaklaşık 45-50km.lik bir alandan su toplayan zavallı Solaklı deresinin doğal güzelliği yok edilecek… Bu yazıyı mutlaka bir yerlere kaydedin ve günü gelince eğer sizleri yanıltıcı yazı yazmışsam benden hesap sorun…

-Sarnıçlarda ve küçük ırmaklarda su toplamak ve sulamak için su alma hakkınız yoktur, izine tabidir… Gözünüz aydın…

-Derelerde kurbağa, solucan, kertenkele, yılan, fare gibi canlı varlıkları görme şansınız olmayacaktır…

Peki, bu safhaya nasıl geldik? Kimler buna ön ayak oldu… Kimler bizi arkamızdan vurdu? Bana anlatılanlara göre 2-3 muhtar, Belediye başkanları, derelikte yeri olup da yerini paraya dönüştürenler ve HES’ler de çalışanlar… Bunun böyle olduğunu kabul ediyorum… Ama kabul edemediğim Çaykara’nın ve Şahinkaya’nın akil insanları neredeydi? Ne yapıyorlardı? Mustafa Nuhoğlu, Muharrem Durgun, İsmail Sarı, Necdet Durgun, Hasan Durgun, Orhan Durgun, Kadir Okur, Lütfi İbrahimağaoğlu, Ahmet Aydınlı, Ahmet Kalkan, Osman Sula, Kamil Şahin, Mustafa Bayraktar, Hüseyin Bayraktar, Nazım Güvercin, Vedat Birinci, Nazım Aydınlı, Rıfat ve Yüksel Taşkın  gibi daha pek çok sayabileceğim kişiler neredeydi? Neden bir tepki göstermediler? Diyeceksiniz ki zaten bu saydıklarının bir kısmı bu işin içinde olan kişilerdir… İçlerinde Üniversitede öğretim üyesi olan Sn. Prof. Dr. Orhan Durgun ve Prof. Dr. Ahmet Kalkan gibi değerli kişiler var… Üniversitede bu konuyu gündeme getirip doğa tahribatını önleme çalışmaları yapmaları mümkün olamaz mıydı? Bizim için ve Karadeniz Bölgesi için bunlar önemli konular… Zaman  taraf olma ve tavır koyma zamanıdır.

Buradan Sn. Necdet Durgun’a, Lütfi İbrahimağaoğlu’na, Osman Çelebi’ye, Ahmet Fınoğlu’na bu anlamda soruyorum…Özellikle de Sn.Eczacı Necdet Durguna sormak istiyorum…Bir sosyal demokrat olarak sormak istiyorum…O boğazda çok hizmet yapmış ve sevilen,sayılan bir kişi olarak sormak istiyorum..Neden engel olmadınız..?Para için değer miydi..?Bu yapılan ve yapılmakta olan HES’lerle ilgili işlemlerin hala arkasında mısınız? Yoksa pişman mısınız? Yoksa bizler mi yanlış düşünüyoruz… Sizleri suçlama gibi bir amacımız ve düşüncemiz olamaz… Sadece canımız yandı ondan feryat ediyoruz… Umarım bizleri anlayışla karşılarsınız..

Sn. Belediye başkanları içiniz rahat mı? Çaykara, Dernekpazarı, Karaçam, Taşkıran ve diğer sorumlu olan Belediye başkanlarına soruyorum vicdanen rahat mısınız?  İlgili firmalardan yatırım için ne talep ettiniz? Bunlar için değer miydi? Fırtına deresini koruyan Rizeli vatandaşlarımız kadar olamadık mı? HES’ler de çalışan arkadaşlar bir gün bu akan su kuruyacak… Sizin cebinize giren para da bitecek… Atı alan Üsküdar’ı çoktan geçecek ya siz geçebilecek misiniz? Sizler ve bizler ömrünü tamamlayıp bu dünyadan göçüp gideceğiz… Allah geçinden versin ama bu er geç olacak… Şurada ne ömrümüz kaldı ki… Değer mi buna… Gelecek nesillerimiz bizi hayırla yâd etmeyecektir… Yazık hem de çoook yazık… Solaklı deresinde henüz 3-5 tane HES kurulmuşken tahammül edemiyoruz… Ya 25-30 tanesi kurulursa ne olur acaba? Umarım yastığa başınızı koyunca rahat uyuyorsunuzdur…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir