Merhaba hocam. Ben de sizi rahmetli Erkan Ocaklı sayesinde internet üzerinden de olsa tanımış oldum. Özünü kaybetmeyen insanlar vardır. Köylerinden çıkarlar ve binbir zorlukla okullarda geçer hayatları. Güzel yerlere gelirler ama özlerini kaybetmezler. Erkan Ocaklı abimiz sizi anlatırken aslında kendisinde olan o güzel özelliğe atıfta bulunmuştu. Çok sevilen insanlar kibirden uzak duranlardır. Erkan Abimizi kaybettik ve bununla birlikte bir hoca tanıdık sevilen sayılan. Şifa veren elleriniz dert görmesin.

Necmi Kurt kimdir?
Necmi Kurt’u yazmak bize düşmez fakat canımdan öte babacığım Yusuf Rahmi Kara kendisi hakkında bir yazı yayınlamak istiyordu, nasip olmadı. Şimdi onun yarım bıraktığı her şeyi tamamlamaya çalışırken, bu gecikmiş teşekkür yazısını da yazmayı görev bildim.
Yıllar evvel babama ilk kanser teşhisi konulduğunda Allah lutfedip karşımıza çıkardı kendisini. Babamın patoloji sonucunu almış fakat kendisine ve aileme söylemeden hemen doktor araştırmasına koyulmuştum. Eniştem, Necmi hocayı önerdi, kendisinin babasını da Dr. Lütfü Kırdar Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tedavi etmiş. Muayenehanesini arayıp randevu aldım ve babamın sonucu ile birlikte araştırmalarımı, muhtemel yol haritasını ve randevu aldığım doktoru da anneme söyledim. Amcamı da Necmi hocanın tedavi ettiğini söyledi. O zamanlar tuhaf bir tesadüf olarak gördüğüm bu durumu, şimdi binlerce insanı sağlığına kavuşturan bir insan olduğunu bilmem dolayısıyla çok normal karşılıyorum. İlk muayeneye sonuçlarımızla gittik. Necmi hoca uzun uzun bütün raporları, tahlilleri, görüntülemeleri bizzat inceledi. Bir Radyolog gibi çekimlerin CD’lerini bilgisayarına takıp uzun uzun incelemesi beni şaşırtmıştı çünkü açıkçası bu pek rastladığım bir yaklaşım değil. Sonrasında süreci anlattı ve biz kendimizi önce Allah’a sonra Necmi hocaya teslim ettik. Süreç içinde PET-CT cihazlarının/ raporlarının dahi yanıldığını gördük, Necmi hocanın yanıldığını hiç görmedik. İlk ameliyatta hocayla birlikte ameliyata giren diğer hekimin “hastayı kapatalım” telkinlerine rağmen Necmi hoca vazgeçmedi, o zaman babamın vücudunu tümörlerden temizledi. İkinci kez ameliyat olduğunda 8 saat süren operasyondan alnından terler sızarak çıktığını gördük. Her sabah herkesten evvel hastaneye gelip visit yaptığına, hastasına kimi zaman espirilerle, kimi zaman başını okşayarak şefkatle yaklaştığına şahit olduk. Hani deriz ya; “koskoca Profesör.” O koskoca Profesörlerin çoğundan göremeyeceğiniz bir ihtimam var Necmi hocada. Hastalarının, hasta yakınlarının, meslektaşlarının çok saygı duyduğu, aileden biri gibi sevdiği, çok güvendiği, kızdığı zaman da nereye kaçacağını bilemediği hem sert, hem çok merhametli, insani yönleri çok güçlü biridir Necmi Kurt. Onu kolay kolay magazinel haberlerde, köşelerde, reklamlarda göremezsiniz çünkü ‘Film adamı değil, bilim adamı’dır Necmi Kurt. Burnundan kıl aldırmayan herkesi cebinden çıkaracak kadar bilgili ve yetenekli iken tevazu konusunda bir melâmidir Necmi Kurt. Başhekim olduğu hastanede yolsuzluğu bitiren, mafyaya kafa tutmuş bir hekimdir Necmi Kurt. İşini en iyi yaparak vatanına, milletine en iyi hizmet edenlerdendir Necmi Kurt. Hakkında ne kadar yazsam az gelir. Kızdığı da oldu, yoğun bakım önünde ağlayarak beklerken gözyaşımı sildiği de. Hakkı ödenmez. Babam çok severdi, sayardı kendisini. Hakkı da vardı. Tedavi süreçlerinde onkoloğun sebep olduğu yanlışlıkları dahi bir cerrah olarak o düzeltti. Allah kendisine sağlıklı, çok mutlu, uzun ömürler versin inşallah. Babamın göremediği tüm güzel günleri Allah ona nasip etsin. Samimi kalple bunu ne gönlümden geçirebileceğim, ne dilime getirebileceğim başka hiçkimse yok.

Tuğçe Kara